“ NASIL BAŞLAMIŞTIK? “
2005 yılı benim ODTÜ BİDB hayatımın otuzuncu yılı idi. 2005 yılının 15 Martında “Konuk evi 4 A blok” ile tanıştık. Lojman hayatının başlaması ile ODTÜ’de yerleşke içinde olmanın nimetlerinden faydalanmaya başladık. Yürüyüşler öncelikli oldu. Artık her akşam yürüyorduk. Hem de kalabalık bir şekilde.
Bu arada benim Artvin halk oyunları çalıştırdığımı bilen dönemin Genel Sekreter Yardımcısı Necmettin Saral, ODTÜ içinde Türk Sanat Müziği, Türk Halk müziği çalışmalarının olduğunu, ama “personele yönelik” halk oyunları çalışmasının olmadığını ve bunu bir eksiklik olarak gördüğünü hep söylüyordu.
Yerleşkeye taşındığımda konuyu sıkça gündeme getirmeye başlamıştı. “Artık lojmana da geldin. Hiç olmazsa lojmanda kalan personele birkaç Karadeniz figürü öğret” diyordu. Sonunda ben masum bir şekilde Spor Merkezi Aynalı salonunda “mesai bitimi sonrasında çalışabiliriz.” Demiş bulundum.
Olayların bu kadar çabuk gelişip olgunlaşacağını bilemezdim. Kulaktan kulağa yapılan konuşmalar sonucunda bir gurup oluşmuştu bile.2006 yılında spor merkezinde “lojman sakinleri ve bazı Karadenizli hemşerilerin” katılımı ile spor amaçlı halk oyunları çalışması yapmaya başladığımızda işin nereye varacağını açıkçası bilmiyorduk.
Amacımız yaptığımız sportif çalışmanın içine azıcık Karadeniz ilave etmek ve çalışmayı daha neşeli kılmaktı. Böylece bir taraftan spor yapacak, diğer yandan ise kültürümüz içindeki bazı oyunları öğrenecektik. Bu çalışmamız ODTÜ kamuoyunda nasıl duyuldu, ne zaman duyuldu anlamadım bile.
Cuma akşamları spor Merkezinde, alt kattaki aynalı salonlardan birinde yaptığımız bu çalışmaya katılan kişi sayısı yaklaşık 15 kişi idi. Karadeniz bölgesinin klasik figürlerini katılımcılara öğretmeye başladım. Müziksiz yaptığımız bu çalışmaya katılanlar iyi vakit geçirdiklerini ve çalışmanın yararlı olduğunu söylediler. Bence de çok eğlenceli bir çalışmaydı.
Bu çalışmaya Sayın Necmettin Saral, Fizik Bölümümüzden Sayın Prof Dr Osman Yılmaz, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Sayın Prof Dr Adnan Yazıcı da katılıyorlardı. Bu çalışmanın iyi yönlerinden biri idari ve akademik personelimizin aile bireylerini de yanlarına alarak katılmaları oldu.
Tatil dönemi geldiğinde biz de çalışmaları sona erdirdik. Bu arada sayımız biraz daha artmıştı ve Artvin Halkoyunlarından kız- erkek birlikte oynanan üç oyunu neredeyse oynar duruma gelmiştik.
Tatil dönüşünde Birsen Pir arkadaşımız beni arayarak ODTÜ Personel Halk Müziği ile birlikte gösteri yapacak bir ekibin oluşturulmasının “ne kadar da iyi olacağını” kulağıma fısıldadı. Sonraki adımı ise ODTÜ Personelinin böyle bir çalışmaya başlamak için “ne kadar istekli” olduğunu söylemek oldu. Halk Müziği Korosundaki arkadaşların da katılım sağlayacağını dile getirdi.
Sonrasında Halk Müziği bünyesindeki başka arkadaşlar da benimle konuşarak çalışmanın başlatılması yönünde beni ikna etmeye çalıştılar. Necmettin Saral “ağabey” benimle “ THBT de ekip çalıştırmış birisin. Şimdi aynı şeyi ODTÜ Personeli için de yapabilirsin.” türünden konuşmalar yaptı.
Ben önce bu teklifi kabul etmedim. Zira mesai günlerinde öğle tatili arasında böyle bir çalışma yapmanın imkânsız olduğunu görebiliyordum. Katılımcılar ile yöneticileri arasında işlerin aksaması nedeni ile sorunlar yaşanacak ve yöneticiler de, işin başında olduğum için doğal olarak bana eleştiri ve şikâyetlerini ileteceklerdi. Benim yaptıracağım sportif bir çalışma olacaktı. Çalışma öncesinde kıyafet değiştirme, çalışma sonrasında duş almanın zaman kaybına neden olacağı ve bir saatlik bir çalışma için 2- 2,5 saatlik bir zaman gerekeceğini görebiliyordum.
Birsen Hanım benimle karşılaştıkça birkaç kez daha bu isteğini dile getirdi. Halk Müziği, Halk Oyunları, Halk Tiyatrosu ve el sanatları konularını kapsayan alanlarda çalışma yapacak bir gurubun oluşmasını istiyordu.
2007 yılının eylül ayı başında Sayın Necmettin Saral ısrarla benim uygun göreceğim bir zamanda, akşam mesai bitiminde Artvin oyunlarını öğretmemin, personel için de çok yararlı olacağını söyleyerek beni ikna etti. Bu arada Prof. Dr. Adnan Yazıcı hocamız da böyle bir çalışmanın yararlı olacağı konusunda ısrarcıydı.
Ben de onların bu ısrarı ile “ikna edilmiş” oldum. Haftanın son mesai günü olan Cuma akşamı çalışmanın uygun olduğunu söyledim. En azından ertesi gün tatildi. Mesai olmadığı için çalışanların dinlenebileceklerini düşündüm.
Bu kararı aldıktan sonra THBT barakasında 5 Ekim 2007 tarihinde Personel Halk Müziği Korosu yöneticileri ile yaptığımız toplantı sonucunda Cuma akşamları 18.00/20.00 saatleri arasında Geleneksel Artvin yöre oyunlarının eğitimine başlanması kararını aldık.
Böylece fiilen 05 Ekim 2007 tarihinde ODTÜ Personel Halkoyunları Topluluğu kurulmuş oldu. Çalışma salonu olarak Spor Merkezinde, Tribün arkasındaki koridor Spor Müdürümüz Şahin Oğuz tarafından Cuma akşamları 18.00/20.00 saatleri arasında Personel Halk Oyunları Çalışması için tahsis edildi.
ODTÜ içinde duyuru yapılması sonrasında 16 Kasım 2007 tarihinde düzenli çalışmalarımıza başladık ve ilk çalışmamızı yaptık. Böylece gurubun kurulmasında öncülük etme yanında ilk eğiticisi de olmuş oldum.
Müzisyen ücretleri ve diğer giderler için gerekecek ödemeler gurup üyelerinden toplanan aidatlarla sağlanacaktı. Kısacası kendi yağımızla kavrulacaktık.
Duyuruların yapılması, yoklama alınması ve çalışanlarla ilişki kurulması için aramızda yaptığımız toplantıda gurubun bir yönetim kurulunun olması ve bu kurulun gönüllülük esası ile görev yapmasına karar verildi.
İlk yılımızda bu görevi Sevil DÜNDAR, Suna GÜL, Selda ŞEKER ve Ayhan ALKAN üstlendiler. Bu arkadaşların özverili katkıları ile aidatlar toplandı. Ortak etkinlikler hazırlandı. Çalışma devam çizelgeleri tutuldu. Müzisyen ücretleri ödendi. Yılbaşı partisi düzenlendi. Dönem sonunda piknik yapıldı.
Çalışmalar başladığında katılımcı sayısı daha fazla olmasına rağmen bazı arkadaşlarımız çeşitli nedenlerle çalışmalara devam edemedi ve guruptan ayrılmak zorunda kaldılar. Aralık ayı başında artık çalışmalara katılan personel sayısı sabitlenmişti.
Çalışmalara gelmeyen daha önce halkoyunu çalışmış arkadaşlarımız da vardı. Onlar bana gülüyorlardı. Yaş ortalamamızı hesaplayıp “bunlardan mı gösteri ekibi oluşturacaksın?” diye “dalga” geçiyorlardı.
İlk bir aylık çalışma sonrasında oyunlar ortaya çıkmaya başladı. Müzikli çalışmaların başlaması ile ekibin kendilerine olan özgüvenleri de arttı. Akordeonu ile Muhittin Sancar, Tulumu ile Ahmet Atay çalışmalara katılınca ekibimizin enerjisi sanki daha da artmıştı. Tüm arkadaşlar ekip olma yolunda çok büyük çaba gösteriyorlardı.
Nisan sonu itibarı ile sergileyeceğimiz oyunları belirlemiştim. Artık bundan sonraki çalışmaları gösteriye yönelik olarak yapacaktık. Yani daha çok çalışacak, ekip uyumuna önem verecektik. Nisan ayı başında ben hariç çalışmalara aksaksız devam eden 14 bayan ve 9 bay elemanımız vardı.
Ben bir karar vermek durumunda idim. Ya seçme yapacak ve emek harcamış olsa bile bazı arkadaşlara gösteride yer vermeyecektim, ya da gösteride ekibi dağıtacak düzeyde hata yapmayacağına inandığım herkese gösteride yer verecektim. Ben, çalışmalara düzenli gelen bu insanların tamamını sahneye çıkarmaya karar verdim. Eski öğrencilerimden dört erkek arkadaşı provalara getirdim. Ben de ekibimin başında oynamak koşulu ile 14 çift ile gösteri çalışmalarına başladık.
Çalışmalara başladığımda Kostümlerin THBT den alınması planlanmış ve Halk Müziği yöneticileri ilgililerle görüşmüştü. Ancak Nisan ayı sonunda THBT de mevcut Artvin kostümlerinin sayı olarak az ve bizim giyemeyeceğimiz konum ve ebatlarda olduğunu gördük. Bize 14 Çift kıyafet gerekiyordu. Kıyafet sorununun ortaya çıkması tüm gurubun moralini bozmuştu. Gösteride ne giyecektik?
Ben o dönemde Arhavililer Vakfı ve Artvin Derneğini de çalıştırıyordum. Artvin Derneğinin kostümleri bizim giyebileceğimiz konumda idi. Tek sorun 14 çift kostümün bulunmaması idi. Sağ olsun Artvin Dernek yönetimi bu sorunu da kıyafetleri 14 çifte tamamlatarak çözdü. Ve kıyafetleri bize tahsis etti.
Gösteri öncesinde, prova döneminde prova yapacak uygun alan bulmak için çok uğraştık. Bu sorunumuzu da Büyük Salondaki giriş ve Baraka Salonda prova yapmamızı sağlayarak Spor Müdürlüğümüz çözdü. Bir çalışmamızı da BİDB Lobisinde yaptık.
Asıl sorunu gösteri yeri olan KKM Kemal Kurdaş Salonunda yaptığımız genel provada yaşadım. Arkadaşlarımın içinde benden başka böyle bir sahne deneyimine sahip kimse yoktu. Sahnede spot lambalarının ışığı altında, şehirden gelen birkaç eski ekip arkadaşım ve ODTÜ’de çalışan eski halk oyuncuları ile meraklılardan oluşan toplam 25/30 kişilik izleyen ve spot lambalar, uyarmış olmama rağmen tüm ekibi çok olumsuz etkiledi.
” Ata Barı” oyununu bile oynayamadık. Neredeyse tüm ekip öğrendikleri oyunları unutmuş gibi idiler. Üstelik gurubun içinde neredeyse herkes birbirini eleştirmeye de başlamıştı. Ama gurubun en yaşlısı ve hocası olmam nedeni ile herkes benim sözlerimi dikkate alıyordu.
Sahnede spotların olumsuz etki yapacağını, karartılmış salonda aydınlık olan sahnede olmanın seyirci baskısı oluşturacağını çalışmalarda anlatmıştım. Salonun koltuklarında oturup “ izleyen “ olmanın çok kolay, ama ışıklar altındaki sahnede “ izlenen “ olmanın çok zor olduğunu tekrar anlatmaya çalıştım. Bir ekip olduğumuzu ve ekip üyelerini eleştirme yerine birlik olma zamanı olduğunu ve on dakika dinlenip provayı öyle alacağımızı söyledim.
Verdiğim bu ara sırasında eski halk oyuncusu iki arkadaşım “ Kendini rezil etmek için bu gurubu mu seçtin? Şeklinde bana takıldılar.
On dakika sonra gördükleri ekip tamamen farklı bir ekipti. Seyirci baskısını da önleyebilme bakımından ekibin sahneye gelişini seyirci yanındaki iki kapı ve sahnedeki iki kapıyı kullanarak yaptırdım. Tulumun çaldığı yol havası eşliğinde karışık bir düzende tüm ekip sahneye gelip orada birbirleri ile görüştükten sonra benim işaretimle sıraya girdik. Güzel bir prova yaptık. Artık sadece ben değil bütün gurup gösteriye hazır olduğumuzu anlamıştı. Artık ” ekip” olmuştuk.
Her yeni kuruluşta olduğu gibi bizler de ilk yılımızda bazı güçlüklere hep birlikte göğüs gerdik. Bu kadar kısa sürede haftada sadece iki saatlik bir çalışma ile gösteri yapabilmek hiç de kolay bir iş değildi.
16 Mayıs 2008 tarihinde KKM’de gösteriden çok önce toplandık. Herkesin sahne heyecanını atması için böyle bir karar almıştık. Tüm ekip kostümleri ile birlikte KKM lobisinde gösteri öncesinde toplandı. Onları orada heyecan içinde gördüğümde benim için gece bitmişti. Güzel bir gösteri yapacağımıza olan inancım pekişmişti.
O saatlerde çıkan fırtına, yağmur ve rüzgâr izleyicilere bunu haber veriyordu.
ODTÜ Personel Halk Müziği Topluluğu programını bitirip sahneyi ekibimize bıraktığında ODTÜ Personel Halk Oyunları Topluluğu sahneye geliyordu.
İlk yılımızda oluşan bu ilk ekip, Geleneksel Artvin oyunlarını sergilemek üzere şöyle sıralanmıştı;
Kemal Özbıyık, Sevil Dündar, Prof Dr Adnan Yazıcı, Fatma Coşkun, Dündar Emre, Ayşegül Satıoğlu, Mustafa Tatarhan, Perihan İlgün, Murat Demir, Sibel Er, Özgür Norman, Prof Dr Gülsün Gökağaç, Prof Dr Özdemir Doğan, Sultan Durlu, Hamit Karahan, Selda Şeker, Ömer Coşkun, Ayşe Yılmaz, Habib Genç, Canan Yazıcı, Mehmet Şalap, Songül Yavuz, Mustafa Kantar, Kadriye Kantar, Ali Turaman, Suna Gül, Ayhan Alkan, Sevim Ulupınar . Ekibimiz izleyenlere sırası ile Atabarı, Cilveloy, Düz horon, Şavşat Barı, Döne, Atom, Ahçik Barı ve Arhavi Canlısı oyunlarını sergiledi.
Gösteriden sonra herkes birbirleri ile kucaklaştı. Koltukta oturup izleyen olmakla, sahnede izlenen olmanın farkını herkes anlamıştı. Gösteriden sonra kuliste kıyafetlerimizi değiştirirken Adnan Hoca bana baktı ve güldü. Ama ne gülüş inanın gözlerinin içinin de güldüğünü gördüm sanki. Bana “sen ne yaptığının farkında bile değilsin, ODTÜ tarihinde ilk defa idari personel, Akademik Personel, Yönetici ve işçinin birlikte yer aldığı müthiş bir sunum yapmamızı sağladın. Bu kadar değişik kadrodaki insanları bir araya getirip böyle bir sunum yapabilecek başka birini tanımıyorum.” Dedi. Bu cümle benim alabileceğim en güzel ödül oldu.
İlk yılımız ve ilk gösterimizin uzunca özeti böyleydi. (İlk yıla ait görselleri ilgili bölümlerde izleyebilirsiniz.)
Kemal ÖZBIYIK Aralık 2012