Kırşehir’e ait bir kına türküsü
Kına mı yaktın eline
(Emine ah Emine)
Geldin gelinlik çağına
(Emine ah Emine)
İşte sana düğün dernek
(Emine ah Emine)
Vursun davul çalsın zurna
(Emine ah Emine)
İşte seni seven benim
(Emine ah Emine)
Senin aşkınla ölenim
(Emine ah Emine)
Etme bana gel kölenim
(Emine ah Emine)
Vursun davul çalsın zurna
(Emine ah Emine)
Kırşehir Kına gecesi için söylenenler
Kalede kaleciler
ip boyar boyacılar
Gelin olan aglasınlar
Geliyor kınacılar
Bahçede açıyor igneden dalı
Yüzüme dokunmus yazmanın alı
Güzel ne yapacan bu kadar malı
işte görünüyor dünyanın hali
Kekligim seker gelir
Kanadını döker gelir
Hakikatli yar olsa
Bagdatı söker gelir
su derenin oylumuna
Kuslar konar yaylımına
Gurban olanı nazlı yarim
Geldik yolun ayrımına
Gelin, kınacı kızlara akşam yemeği verdikten sonra akşam kınasına geçilir. Konuklar toplanır. Gece köçeklerin oyunu ile başlar. Gelin yeniden giyinir. Kına bir tepsi içinde kırılırken “kına özenmiyor” diye bir söz atılır. Gelin bahşiş verdikten sonra kına sulandırılır. Önde tefçi kadın, arkada gelin, onun ardından da mumlar, kına tepsisini taşıyan kızlar kına türküleri söyleyerek konukların bulunduğu odaya girer.
Gelin kaynanası armağan verdikten sonra avucunu açar ve kınası yakılır. Eli sarılmadan önce evin bir duvarına basarak iz bırakılır. Sonra konuklara çerez dağıtılır. Tef eşliğinde türküler söylenir, oyunlar oynanır.
Kimi yörelerde kına gecesi dağıldıktan sonra ana-kız ağıtı yakılır.Yüzü tülbentle örtülen gelin ortaya oturtulur.Anası kız kardeşleri ve akrabaları “sen bana dert arkadaşıydın, seninle dertleştim. İşlerime şimdi kim bakacak? Hasta olsam sen bakardın bana şimdi kim bakacak?” gibi sözlerle onu ağlatırlar. Aynı gece kız evinin delikanlıları, oğlan evine baskın yapar. Buna “kayın gitme” denir. Masalar kurulur. “dokuz butlu tavuk” istenir, içkiler içilir. Sabaha doğru “dan pilavı” denilen tavuklu pilav yenildikten sonra herkes dağılır.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
Maniler
Kılıçözü zemzem akar
Bahçeler gül kokar
Kırşehir’den başkasına
Aklı olan nasıl bakar.
Atlayıp geçti eşiği
Sofrada kaldı kaşığı
Haneye neşe geldi
Bu kız evin yakışığı
Oğlan işlik giyinmiş
Giyinmiş de soyunmuş
Anasına varmışta
Öptüm diye övünmüş
Karanfil kurutmadım
Yar seni unutmadım
Hatırın saydım da
Üstüne yar tutmadım
Elimi yuduğum pınar
Sırtımı verdiğim duvar
Sevdiğim oğlanı yitirdim
Gece gündüz içim yanar
Bahçelerin cücüğü
Severler küçüğü
Pek mi başın büyüdü
Gel gavurun çocuğu
Aslanım herk ediyor
Hergini terk ediyor
Hergin başını yesin
Aslanım elden gidiyor
Çayda çanak kırılmış
Kız oğlana vurulmuş
Oğlan almam dedikçe
Kız boynuna sarılmış
Coştum coştum duruldum
Kız peşinden yoruldum
Gayri senden vazgeçtim
Ben ablana vuruldum
Çıktım Obruk Dağına
Karı dizleyi dizleyi
Yaralarımı azdırdım
Yari gözleyi gözleyi
Emek verip derdiğim
Askere gönderdiğim
Gayri dayanamıyom
Tez gel gönül verdiğim
Patlıcanı oymadın mı
Tadına doymadın mı
Beni kınama anam
Sen cahil olmadın mı
Ben bir gümüş kutuyum
Yar elinden tutayım
Koyur devlet yarimi
Otuz oruç tutayım
Dam başında su durulur
Oğlan gömlek yudurur
Oğlan cahil kız cahil